Öğrencimiz Amerika Staj Deneyimini Bizlerle Paylaştı - Biruni Üniversitesi

Öğrencimiz Amerika Staj Deneyimini Bizlerle Paylaştı

    Yayın Tarihi :
    25 Mar 2024 Pazartesi
    12:04
Öğrencimiz Amerika Staj Deneyimini Bizlerle Paylaştı

    – Amerika’da staj başvuru ve kabul süreçlerin hakkında bilgi verebilir misiniz?

    – Amerika’da staj fırsatını ilk defa TAEB Başkanı Eczacı Mehmed Bulend Ugur’un Zoom üzerinden yaptığı bir toplantıda gördüm. Katıldığım bu toplantıda Mehmed Bey bütün staj sürecini anlattı ve ardından sorularımızı yanıtladı. Verimli geçen bu toplantının ardından Dekanımız Sayın Prof. Dr. İsmail Tuncer Değim’le istişare edip onun destekleriyle Ecz. Mehmet Bulend UGUR Bey’e ulaştım. Kendisiyle staj sürecindeki ulaşım, konaklama gibi detayları konuştum. Bunu yanında kendimi Mehmed Bey’e tanıtarak stajı ne kadar istediğimi, hangi tarihler arasında gelmek istediğimi ve bu stajın avantajları hakkında konuştuk. Eczacılık Fakültesi 4. Sınıf öğrencisi olduğum için pek bir umudum yoktu çünkü 5. Sınıfların öncelikli olduğunu biliyordum. Fakat Mehmed Bey eğer yeterli kontenjan doldurulamazsa sıranın bana gelebileceğini söyledi. Gerekli ön koşulları sağlayan kişiler için Whatsapp grubu kuruldu. Mehmed Bey’in yanında olan bir başka Türk Eczacı mentörlüğünde vize başvuru sürecimiz yönetildi.

    – Staj süreçleri ve detayları hakkında deneyimlerinizi paylaşabilir misiniz?

    – Staj toplam 1 ay sürüyor. Hafta içi eczanede staj görüyor, hafta sonları da çeşitli yerlerde geziyorduk. Stajın kattığı iş tecrübesinin yanındaki en güzel şey hafta sonları olan gezi turlarımızdı. Staj sürecimde Princeton Üniversitesi, New York, Philadelphia ve Atlantic City gibi yerleri gezme fırsatımız oldu. Bazı Pazar günleri de bahçede mangal etkinliği şansımız oluyordu. Konaklama yerimiz Mehmed Bey’in evinin içindeydi fakat odalarıma girişlerimiz tamamen ayrı yerlerden oluyordu. Bu sayede eczaneden geldiğimizde yemeğimizi yiyip dinleniyor ardından bazı günler Mehmed Bey’le Amerika tecrübeleri hakkında konuşabiliyorduk. Beraber kalmamızın bir diğer avantajı ulaşımdı. Her sabah arabayla eczaneye kadar götürülüyor dönerken de arabayla bırakılıyorduk. Bazı günler dışarıda yemeğimizi yiyor bazı günler de evde marketten aldığımız malzemeleri kullanarak yemek yapıyorduk. Bütün bu bahsettiğim konaklama, ulaşım, gezi ve yemek ücreti staj ücretine dahildi.
    Staj sürecimizde gelen elektronik reçetelerin kontrolü ve düzenlenmesinin yanında eczanenin arka tarafında hastaların ilaçlarının hazırlanmasına da yardım ediyorduk. Paketlediğimiz ilaçları alfabetik sıraya uygun bir şekilde yerleştirerek hasta eczaneye geldiği anda ona teslim ediyorduk. Bunun yanında bazı hastalar kırmızı reçete ilaçları hariç olan ilaçlarını evlerine teslim edilmesini talep edebiliyordu. Bu “delivery” sistemi Amerika’da yasaldı. Eczanemiz mesafeye bağlı bir ücretlendirme yaparak kuryelerle ilaçları teslim ediyorlardı. İlaçları teslim ederken hastaların imzasını alarak herhangi bir suistimal durumun önüne geçmiş oluyorlardı. Eczanedeki günlerimiz hasta karşılama, ilaç hazırlama, elektronik reçete kontrolü ve evrak işlerini düzenlemekle geçti. Bunun yanında eczacıların çalışmasını da yakından gözlemledik ve sorularımızı sorduk. Eczanedeki eczacıların da birçoğu lisansını başka ülkede alıp Amerika’ya gelmiş kişilerdi bu yüzden tüm bu kabul görme sürecini yaşamış bir kişiden dinlemek faydalı oldu.

    – Amerika’da Eczacılık sistemi ile ilgili dikkatinizi çeken durumlar neydi?

    – Hepimiz bir kere de olsa Amerika’daki sağlık sisteminin ne kadar pahalı olduğunu duymuşuzdur. Bu yüzden orada sağlık ödemelerini Türkiye’deki gibi devlet karşılamıyor. Bu yüzden insanlar kendilerine uygun özel bir sigorta seçiyor ve ilaç masraflarını bu şekilde karşılıyorlardı. Birçok özel sigortanın olması bu sigortaların ödemeyi kabul ettiği ilaç farklılıklarını da beraber getiriyordu. İlaç firmaları sigortalarla anlaşmalar yaparak kendi ürettikleri ilaca olan talebi arttırabiliyorlardı. Örneğin bazen A sigortası X ilacını karşılamıyordu fakat B sigortası o X ilacını karşılayabiliyordu. Gelen hastanın sigortasına göre ilaç ödeme işlemleriyle eczanedeki teknisyenler bazen de eczacılar ilgileniyordu. Bunu dışında reçetelerin gelişi de Türkiye’den oldukça farklıydı. Amerika’da reçeteler direkt elektronik sistem üzerinden daha hasta eczaneye gelmeden sistemimize düşüyordu. Staj gördüğüm eczanedeki eczacılar Amerika’da yasal olarak eczacılık yapılabilmesi için öncelikle TOEFL’dan yüksek bir puan alıp FPGEE denilen bir sınava girmek için başvuruda bulunmuşlardı. Bu başvuruda kendi ülkelerinde aldığı diplomaları incelenmiş ve TOEFL puanlarına bakılmıştı. FPGEE içerisinde biyokimya, fizyoloji gibi genel konuların olduğu 200 soruluk bir sınavdır. 75 ve üstü alınması gereken bu sınavın genel olarak geçilme olasılığı yüksek bir sınavdı. FPGEE geçildikten sonra kişi klinik eczacılık sorularından oluşan NAPLEX sınavına giriyor ve çalışılmak istenilen eyaletin kurulunda bir mülakata tabii tutuluyordu. Kuruldan sonra yasal olarak eczacı olabilmek için yine eyaletten eyalete değişen bir stajyer eczacılık süresi vardı. Staj sürecinin de sonunda çalışma izini olan bir kişi eczacı olarak yasal bir şekilde çalışabiliyordu. Çalışma izini için de orada bize önerilen en mantıklı yol yüksek lisans yapıp mezun olduktan sonra verilen 1-2 yıl çalışma izninin kullanılarak “Green Card” başvurusuydu. Staj süremin sonunda Mehmed Bey’in ismimize özel olarak hazırladığı bitirme sertifikalarını aldık ve fotoğraflar çekildik.

    – Amerika’da staj deneyiminize dayanarak öğrencilere bu stajı önerir misiniz?

    – Bu staj iş ve hayat tecrübesi olarak bana çok şey kattı. Amerika’da eczacı olma hedefiniz olmasa bile bu staja gidilmesini kesinlikle öneriyorum.